19 Ekim 2010 Salı

Kanlı Gün...

   Güzel bir gün geçirmiş ,bugünü de tamamlamıştım. Bir kişi hariç tam kadro bugun  kolları sıvamış keyifli bir halde çalışmıştık. Patron hariç herkes bugunkü görevini yerine getirmişti. Hiçbir bilgi alamamamıza rağmen bugün de patron şirkete uğramamıştı.
   İş yerimden çıkmış evime doğru ilerliyordum. Yolun yarısına geldikten sonra yerde koyu lekeler görmeye başladım. Dikkatli bir halde bakınca bu lekelerin kan olduğunu farkettim. Yol üzerinde karanlık bir sokağa girmiştim. Buradan ilk defa geçiyordum. Yolumu kısaltmak için de bu yönü kullanmıştım.      
   Yerdeki kanlar giderek artıyordu ve bu kan izlerinin nereye kadar gideceğini öğrenmek istedim. Yüz metre kadar ilerlemiştim. Kanlar git gide artıyordu. Bu kan izleri beni nereye götürecekti çok merak ediyordum. Issız bir araziye doğru girmiştim ve ileride ufak bir kulübe görüyordum. Sanırım kanlar orada sona erecekti. Sessizce kulubenin önüne gelmiştim. Dediğim gibi kan lekeleri burada sona ermişti. Burası dipsiz uçsuz bir yerdi ve etrafta kimse yoktu. Göz ucuyla kulübe de ki delikten içeriye doğru bakıyordum.
Gördüklerim karşısında gözlerime inanamamıştım. İçeri de üç kişi duruyordu. İkisi ölü bir vaziyette bir masanın üzerine kanlar içerisinde yatıyor ve diğer şahıs cesetlerini parçalara ayırmakla uğraşıyordu. Yüzünde ki maske den ötürü bu vahşeti işleyenin kim olduğunu tam olarak anlayamamıştım. Testereyle onları adeta dilimliyordu.
Masanın üzerinde ki kurbanlar orta yaşlarda biri erkek diğeri de kadın oluyordu. Sanırım bunlar evli bir çiftti. Kim olduklarını bilmiyordum fakat neden katledildiklerini çok merak ediyordum.
   Katil soğuk kanlılıkla  kurbanlarını doğramaya devam ediyordu. Kanları bile boşa harcamıyordu. Ayrıca onları içmekle de uğraşıyordu. Tahminlerime göre canavar ,katil kurbanlarını yol üzerinde kıstırmış ve kafalarına sert bir cisimle vurduktan sonra ,sürükleye sürükleye buraya getirmişti. Hayretler içerisinde iki insanın nasıl katledildiklerini izliyordum. Bu vahşi katil cesetleri doğradıktan sonra parçaları siyah bir poşete dolduruyordu. Nasıl bir yapı ve insanlık varsa kurbanların kanlarından dört bardak içmişti. Ya bu parçaları evine götürüp yiyecekti ya da denize veya çöp konteynırına atacaktı. İki insanın  gözlerimin önünde vahşi bir halde  parçalara bölünüp dilimlenişlerini izledim. Şoktaydım ve hala beni görecek korkusuyla onu gözetmeye devam ediyordum.
   Katil soluklanmak için kafasında ki maskeyi çıkarmıştı. Sırtı dönük olduğundan  kim olduğunu net bir şekilde görememiştim. Bu ufak boşluktan gördüğüm kadarıyla ,katil uzun boylu, geniş vücutlu ve orta yaşlarda bir insandı.
Hafifçe benim baktığı yere doğru döndü ve o sırada kim olduğunu görmüştüm .Bugun şok üstüne şok yaşıyordum. Çünkü seri ve acımasız kati,l iş yerimde ki patronum çıkmıştı. Bu durumda demek oluyor ki  patronumun asıl  işi insanları öldürüp katletmekti. Bu aklıma gelebilecek en kötü olaydı. Patronumun böyle bir insan olduğuna hala inanamıyordum. Gözlerimin önünde evli bir çiftli dilim dilim doğramıştı. Bugun iş yerine gelmeyip bütün gün bu insanları öldürmek ve doğramakla uğraşmıştı. Bizde her zaman onun çok iyi ve dürüst bir insan olduğunu düşünüyorduk. Meğerse bu dağın görünen yüzüymüş insanlara iyi görünen patronum aslında bir katilmiş ve bunu sadece ben biliyordum. Şimdi ne olacak çok merak ediyordum.
   ve birden katil;
- 'Kim var orada diye' seslenmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder