10 Ekim 2010 Pazar

Son Oyun...

   Hergün olduğu gibi bugün de camdan dışarıyı izliyordum. Diğer çocuklardan farklı bir çocukluk dönemi geçiriyordum. Vaktimi onlar gibi  sabahtan akşama kadar sokaklarda oyunlar oynayarak geçirmiyordum.
Akşama kadar sadece düşünüyordum. Oyun oynamaktan ziyade her gün daha zeki bir insan olabilmek için farklı metotlar denemeye çalıyordum. Ben onlardan farklıydım. Kendimi her zaman tek ve onlardan bağımsız bir halde yaşayarak geçiriyordum. Camdan bakarken de oynadıkları oyunları görebiliyordum. Okula da bakacak olursak bana göre gerizekalı topluluğunun barındığı yer olarak tanımlayabilirim. Ben kimseye benzeyemem. Tek başıma istediğimi yapabilecek zeka ya da sahiptim. 
   Yine sabah vakti camdan ,çocukları izliyordum. Kendi aralarında yakalamaca ,ebelemece dedikleri oyunu oynuyorlardı. O an biri evinden topunu getirmişti. Oynadıkları oyunu bırakıp birden top oynamaya başladılar. Aralarında bir güzel maç yapıyolardı . Gördüğüm kadarıyla da çok eğleniyorlardı.  Fakat ben bu tür oyunları oynamayı hiç düşünmüyordum. Sadece kendi yapacak ve yapmak isteyeceklerime konsantire olmuştum. Yaşıma göre kendimi daha olgun hissediyordum.
   Bizim ev giriş katta olduğu için çocukları çok net görebiliyordum. Bir çocuğun vurduğu top bizim cama isabet etmişti. Topu almaya gelen çocuk bana sende bizimle oynarmısın dedi. Bende ister istemez kabul ettim. Bakalım bende onlar gibi oyun oynarken eğlenecekmiydim. Beni takıma aldılar ve futbol oynamaya başladık. Oyuna öyle bir dalmıştım ki  hava hemen kararmıştı. Birazdan eve gidecektim. Bakalım onlarla arkadaşlığımı devam ettirecekmiydim. Her zaman kendimi çok ciddiye almışımdır.Oyun oynamak nasıl bir duygu daha yeni farkına varmıştım. Bu benim sokakta oynadığım ilk oyundu.
Topa biri öyle bir sert vurmuştu ki direk caddeye gitmişti. Bende topu almak için hızlıca caddeye doğru koştum. ve birden kendimi kanlar içerisinde buldum. Çünkü caddelen hızla geçen bir araç bana doğrudan çarpmıştı. Yerde kanlar içerisinde yatıyordum. Bana çarpan aracın şöförü panik halinde oradan uzaklaşmıştı. Herkes başıma toplanmış ve gelecek olan yardımı bekliyordu. Yoldan geçen bir araç beni  hastaneye götürdü. Hastanede beni hemen yoğun bakıma aldılar. Yoğun bakımdan çıkmış ve hayati tehlikeyi atlatmıştım. Tam on saat yoğun bakımda kalıp ameliyat olmuştum. Fakat ameliyat sonrası durum içler acısıydı. Çünkü yaşayabilmem için sağ bacağımı kesmek zorundaydılar. Ayağım öyle bir darbe almış ki baştan aşağı paramparça olmuştu. Çok üzülerek de olsa sağ bacağımı kesip almışlardı. Artık engelli bir insan olarak hayatıma devam edecektim. Çok üzülüyor ve sürekli kahrediyordum. Ailem arkadaşlarım herkes baş ucumda ağlıyordu .Benim ise her yerim kan ağlıyordu. Bir anda nasıl bir duruma düşmüştüm inanamıyordum. Oynadığım ilk oyun benim için son oyun olmuştu.
Yıllar sonra...
   Yılların ağarmasında sonra yine camdan bakıyor ve çocukların oyunlarını izliyordum. Tabi tekerlekli bir sandalyenin üzerinde oturarak... Aradan  kaç yıl geçmesine rağmen  herşey yerli yerinde duruyordu. O sokak, o acımasız cadde gülen cocuklar hiç biri değişmemişti. Fakat  benim orada oluşum tüm hayatımı değiştirmiş hatta ve  hatta tamamıyla mahfetmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder