25 Ekim 2010 Pazartesi

Hayatımın Kadını...

   Her zaman onu düşüyordum. Bu sabah da onu düşleyerek uyandım. Yalnız o bunu farkında bile değil. Fakat ben onu çok özlemiştim. Sabahın ilk ışıkları yanar yanmaz her zaman olduğu gibi onun bu sabahta evden ayrılışını izleyecektim. Akşam geri dönecekti. Fakat ben onu akşama kadar çok özleyecektim.
   Camdan bakarken evinden ayrılmasını çok net göremiyordum. Onu genellikle evinin karşısında duran ağaç arkası veya arabanın kenarından öylece izleyerek kendimi  avutuyordum. Her sabah aynı saatte evden çıkıyor ,her akşam aynı vakitte eve geliyordu. ve ben her gün sessizce kenar köşede onu izliyordum. Ne iş yapıyor ,nelerle uğraşıyor, hangi insanlarla gezip dolaşıyor hakkında hiç birşey bilmiyordum. Mahallemize yeni taşınmıştı ve ben şimdiden onu esiri olmuştum. Tuhaftı neden ona kafayı takmıştım bilmiyordum. Onu görmeden yapamıyordum. O benim hayatımın kadıydı. ve onsuz bir dünya düşünemiyordum.
    Saat gece yarısını geçmişti ve o daha yeni eve varıyordu. Topuklu ayakkabılarını yere vura vura sokağa girmiş evine doğru ilerliyordu. Çok net göremesemde evinden içeri adımını atmıştı. Gece vakti de göze hayli bir güzel geliyordu.
Sabahın ilk ışıklarında sokağa inmiş evden çıkışını izlemek istiyordum. Saatime göre birazdan evinden çıkacaktı. Onu yakından görmek daha bir keyifli geliyordu. Yine süzüle süzüle dalgalanmış kumral saçlarıyla merdivenlerden zarifçe iniyordu. Onu takip edip bu işin büyüsünü bozmak istemiyordum. Kendi dünyasında ki hayatına bugünde bensiz başlamıştı. O işine bende evime doğru yolumu tutmuştum.
    Kumral saçları ela gözleri uzun bacakları zarif bir vücudu vardı. Ona günden güne daha fazla hayran oluyordum. Adeta büyüsüne kapılmış ,rüzgarında savruluyordum.
 Akşam üzeri her zaman ki vaktinde evine gelmişti. Ben yine köşeme çekilmiş onun gelişini seyrediyordum. Sanırım ailesiyle mütevazi bir hayat yaşıyordu. Birbirimizi tanımasakta tanışmamamız için de hiç bir engel yoktu. Fakat onu uzaktan tanıyarak hayal kurmak benim daha çok hoşuma gidiyordu. Karşımda dursa ömür boyu onu izleyebilirdim. Tutulmuştum ve vazgeçemiyordum.
   Onu izleyişlerim her gün devam ediyordu. Sabah akşam onun eve gelip gitmesini bekliyordum. Farkımda olmamasına rağmen artık o benim hayatımda yer edinmişti. Programlarımı ve düzenimi altüst etmiş ruhunu içime işlemişti. Artık onu beklemekten başka birşey yapmıyordum. Hayatımdan kopmuş sadece onu düşünüyordum. Sadece onu...
   Saat gece yarısını geçmesine rağmen hala eve gelmemişti. Sanırım işleri yoğun ve geç saatlere kadar çalışıyordu. Hayatımın kadını belki de yorgun ve mutsuzdu. Çalışmaktan bunalmış üzgün üzgün evine dönüyordu. ve derken Kapının önüne spor bir araba yanaştı. Arabadan inen kişi benim kadınımdı. Herhalde iş arkadaşı saatin geç olmasından dolayı bir nezaket gösterip onu evine bırakmıştı. Fakat arabadan inerken hayli bir samimiydiler bu da benim değişik fikirlere kapılmama yol açmıştı. Sevgilisimiydi acaba ? Aklıma olur olmadık düşünceler geliyor ve bu adamın kim olduğunu merak ediyordum.
Artık onu biraz daha yakından tanımanın vakti gelmişti. Sabah ilk işim onu takip etmek ve  nerede çalıştığını o adamın kim olduğunu öğrenmek olacaktı.
    Her zaman ki gibi sabah onun evden çıkmasını bekliyordum. Bu sefer onun nerede çalıştığını sabahları nereye gittiğini öğrenecektim. Sabah evden biraz geç ayrılmıştı. Bu benim için problem değildi. Ben  beklemekten asla usanmam. Onu takibime almıştım. Her zaman ki gibi topuklu ayakkabılarını yere vura vura ilerliyordu. Caddeye varmıştık. Onu siyah bir arabanın içerisinde bir adam bekliyordu. Bu adam dünkü kişi değildi. ve Arabaya atlayıp hemen yola koyuldular. Bende taksiye binip onları takibime devam ettim. On kilometre kadar mesafe kat ettikten sonra merkez yakınlarında bir yerde inmiştik. Siyah arabalı adam kadınımı bir pasajın önünde bırakmış kendi yoluna devam etmişti. Hayatımın kadını her halde bu pasajın içerisinde çalışıyordu. Fakat ne iş yapıyordu. Hiç bir bilgim yoktu. Saat neredeyse öğlen olmuştu. Neden bu saatte işe gelmişti onu da anlamamıştım. Hızlı bir şekilde pasajın içine girmiş yukarı doğru çıkmıştı. Sanırım geç kalmıştı.
   Aradan beş dakika geçmişti. Pasajın içine girmeye karar vermiştim. Pasajda ki dükkanlar kapalıydı. İkinci katta sadece bir yer açıktı. ve oradan içeri girmiştim. Oradan içeri girdiğimde gözlerime inanamıyordum. Hayretler içerisinde kalmıştım. Çünkü girdiğim yer bir genelevdi. İçeride bir sürü kadın kendisine müşteri bekliyordu. Hayır!. benim kadınım burada çalışıyor olamazdı. Odaları bir bir ziyaret ettim. ve üçüncü odada kadınımı görmüştüm. Uygunsuz bir vaziyette kendisine gelecek müşterilerini bekliyordu. Oradan koşarak uzaklaştım. Hiç durmadan koştum .Buralardan kaybolurcasına ondan daha uzaklara gitmek için koşuyordum. Nefes nefese kalana kadar gittiğim yere kadar koştum. Hala şoktaydım ve kendine gelememiştim. Böyle bir kader böyle bir hayat olamazdı.
Meğerse hayatımın kadını bir hayat kadınıymış...
 
    Peki şimdi ne olacak ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder