20 Mayıs 2015 Çarşamba

Yarım Kalan Tüm Hikayeler Gibi...

Yelkenler Fora diye seslendi Barbaros Kaptan. Dümene geçmeden önce emirler yağdırır pek bir esip gürlerdi. Tam 40 yılı denizlerde geçmişti. Kafası oldukça karışık beyni ise amansız bir öfkeyle doluydu. Sert bir mizacı vardı. Denizlerdeki özgürlüğü sonuna kadar ruhunun derinliklerinde barındırabiliyordu. Yalnızdı bu hayatta. Tayfası, gemisi ve dümeninden başka kimseleri yoktu. Denizlerdi tek topluluğu. Bu hayatı benimsemişti ve gidebildiği yere kadar götürmek istiyordu. Hayalleri ve umutları denizlerden ibaretti. Dümene geçtiği zaman tüm maviliğe hakim olabiliyordu. Tek dileği mavi suları karış karış gezip olabildiğince her şeyden uzaklaşmak..

Muhsin bu geminin naif delikanlılarından, içe kapanık ve durgun biri. Ardında bıraktığı o kadar yalnızlığı var ki. Onun bu gemiye gelme hikayesi anlatmakla bitmez.  Kendisi mutluluğu aramakla meşgul. Denizi de hiç sevmez.

Soğuk bir kasaba olan Yenice’nin az sayıya indirgeyen nüfusundan bir kişinin daha eksiksildiğini bilerek, kendini bu yolculuğun içerisine atıverdi.  Cahit, terkedilmişliği ve o derin kaybetme korkusunu en derinlerde yaşıyordu. Tek kurtuluş yolu bu gemide sonsuzluğa sürüklenmekti. Sakalları, lazanyanın içindeki peynir taneleri gibi birbirine karışmıştı.

Tarihin arka sayfalarında kopup gelmiş gibi ardında binlerce hazin son biriktiren ve savaşın esrarengiz savaşçısı olarak kalan Ekrem hiç bir zaman pişmanlık duymadı. Her zaman doğru adımlar attığını düşündü ve inandığı yoldan yürümeye devam etti. Kendine güveni tamdı. Bir boğa kadar sert bakabiliyor ve ona bakanların gözlerinin içindeki korku dolu hissiyatı her zaman algılayabiliyordu.Yine kendince doğru bir karar almıştı. Denize açılıp sonsuz maviliğe kendini bırakmak onun için kuşkusuz en sıradışı kararlardan biriydi. Sıkılmıştı şehrin telaşlı hayatından. Yollardan, evlerden, kaldırımlardan, arabalardan hepsinden uzaklaşmak istiyordu. Sadece mavi denizin sonsuz boşluğunda kala kalmak ona iyi gelecekti. En azından öyle olacağına inanıyordu. Gittiğini hatırlamamak, döneceğini düşünmek bile istemiyordu.

Hiçbir şeyi umursamayan, dünyadan bir haber olan Ediz. Yine hiç bir şeyi umursamadan ve dünyadan bir haber şekilde kendisini gemiye atıverdi. Biraz ukala ve vurdum duymazdı. Gideceği hiç bir yeri yoktu ve dünyadaki her şeyden bağımsız yaşamaya karar verdiği için, sonsuzluğa sürüklenmenin gururuyla kaybolmanın tadına şimdiden varmaya başlamıştı bile. Belirsiz günlerin yokluğu onu bekliyordu. Bir bıçağın ekmeği dilimleyeceği anı beklediği gibi. 

Bir akşamüstü dinginliği gibi bir hayatı varken sürekli tepetaklak olan gündemini bir kez daha değiştirmek adına farklı yollar arayan ve yapabileceği her şeyi yapabilirim umuduyla gemi yolculuğu yapabilme istediği geldi bir an.Tarık buralardan gitmenin hep bir bahanesini arayarak yaşıyordu. Sadece bir neden bulamıyordu kendinde. Sığındığı tek şey hep bahaneleri oldu. Bu sefer bahaneye gerek duymuyor ilk defa kesin bir karar alarak kendisini uçurumlara da sürükleyebilecek göğe de yükseltebilecek bir cesaret akımının özgürlüğüne kapıldı.  Yapması gereken her şeyin sebebini tek bir amaçta buluşturdu ve amaçsızlıklarına bir yenisini daha ekledi. Onun da bir kalbi vardı ama nerede olduğunu henüz kendisi bile bilmiyordu.

Gemiye adımını korkar adımlarla atan Minâ alevlerin arasından sıyrılarak kendini kaçıp kurtulduğu yangınlardan denizin soğuk sularına atarak kurtulmak istiyor ve denizin ortasında kaybolmak pahasına da olsa boğmak koca düny…

Bu hikayeye 14.12.2014 tarihinde başlanmış ve olası sebeplerden ötürü bir türlü tamamlanamamıştır.

Özet geçmek gerekirse…



Karakterler tanıtıldıktan sonra asıl hikaye başlar ve gemi hareket eder.









Bu boşlukların dolu olacağı yerde, gemi hareket  halindedir.








Olaylar sürekli gelişir mavi suların derinliği ve etkinliği her zaman devam eder.















Yüksek bir ihtimal hikaye burada bitebilirdi veya başka bir satırda. Onun hesabını yapmadım.





Hayatta bir çok insan ardında yarım kalan hikayeler bırakmıştır.  Orası kesin.

Tamamlayamadığımız her hikayenin aralarında büyük boşluklar oluşur.

Bu  da onlardan yalnızca biri.


Yarım kalan tüm hikayeler gibi…