10 Eylül 2021 Cuma

Günler.

Nasıl geçiyor günler?

1.gün

Bugün erken uyandım. Diğer insanların her gün erken uyanma gibi bazı rutinleri olur. Benimki sadece bugüne özeldi. Gözümü açtığımda saat 07:30'u gösteriyordu ve bu benim için erken bir uyanış oldu.

2.gün

Bugün sadece kendi iç sesimi dinlemeyi istedim. Dışarıdan gelen seslere kulaklarımı tıkamak ile meşguldüm.

3.gün

Havaya aldırmıyorum bugün çünkü yağmurun üzerime yağmasını seviyorum. Yağmur bana hep eski sevgilimi hatırlatıyor.

4.gün

Bugün şunu fark ettim. Bir şarkıyı üst üste 13 kez dinledim ve nedense 14'üncü kez dinlemeyi doğru bulmadım.

5.gün

Bugün sadece yürüdüm. O kadar çok yürüdüm ki ayaklarımın artık beni taşımak için bu kadar istekli olmayacağına eminim.

6.gün

Denizi seviyorum suyun hafifçe dalgalanırken çıkardığı ürkek sesi, sonsuz maviliğin hiç bitmeyecek kadar uzaklıkta olmasını seviyorum. Bugün sahilde biraz oturdum ve nereye baktığımı siz iyi biliyorsunuz.

7. güm

Bugün en sevdiğim yemeği yiyorum. Genelde en sevilen yemekler çok açken daha lezzetli gelir. Annem en sevdiğim yemeği bildiği için bugünlük beni mutlu etmek istemiş.

8. gün

Ne sıkıcı bir gün değil mi?!!! Diğer 7 gün gibi. Tadı yok.

9. gün

Bugün üzerime yakışacağını düşündüğüm kıyafetlerden alıp önem arz edecek günlerde giymek için prova yapmalıyım. Umarım çok yakışır.

10. gün

Bugün bir arkadaşımla buluşacağım. Onunla buluşmak bana her zaman iyi gelmiştir. Çünkü onunla her şeyi konuşabiliyorum. Peki ya o?

11. gün

Bugün hoşlandığım kızı yanımdan geçerken gördüm. Ve aynı gün içerisinde farklı zaman dilimlerinde birkaç kez daha gördüm. İlk ikisi tesadüf olabilir ama üçüncüsü değil.

12.gün

Bugün hoşlandığım kızı düşünerek geçireceğim. Hayallerimin içerisinde ona fazlasıyla yer var.

13. gün

Kapıyı açıyorum. Kapıyı kapatıyorum. ( | )

14.gün

Bugün "hayal kırıklıklarının tümü"yle yüzleştim. Epey can sıkıcıydı.

15. gün

İnsanlar ...

16. gün

Bugün her şeyin belirsiz olduğu gün sonunun nasıl biteceği tahmin edilemeyen bir gün oldu. Her şeyin belirsiz olması beni biraz gerer ve bundan hiç hoşlanmam.

17. gün

Bugünü anlatacak bir şey bulamıyorum. Öyle bir gündü ki öyle olması gerekiyordu ve öyle oldu. Anlamı yok.

18. gün

Bugün çok fazla renk gördüm. Birbiriyle uyumu olmayan çeşit çeşit renkler; mavi, sarı, kırmızı hatta siyah, fuşya, lila, turkuaz,yavruağzı ve kahverengi gibi...

19. gün

Bugün hoşlandığım kıza açılacağım ve söylemek istediğim şeyleri söyleyeceğim.

20.gün

Bugün yaş ortalaması bir hayli yüksek insanlarla bir aradayım. Ömrünün sonlarına doğru gelmiş yaşam sevinçleri sona ermek üzere olan insanlar. Benim gibi...

21. gün

Doğum günün kutlu olsun. İyi ki doğdun! ve bu dünya için önemli birisin.

22. gün

Sırtımda çantam, terazimde düşüncelerim, kalbimde parçalarım, ne kadar ağırlıkta olduğunu bilmiyorum. Ağır işte. 

23. gün

Neşeliyim, neşem karanlık yerlere ışıklar saçıyor gibi. Bugün mutluyum evet evet. Sadece bugüne özel olsun istemem çünkü böyle fırsatlar her zaman insanın başına gelmiyor

24. gün

Hoşlandığım kız beni reddetti.

25. gün

Bugün bir toz bulutu olup gökyüzünde kaybolmak istiyorum.

26. gün

Gülen çocuklar görüyorum, dişleri küçük, saçları dağınık, elleri pis. Çocuklar işte; onlar gülsün oynasın mutlu olsun. Bugün çocuklarla oyunlar oynadığım kısacık bir gündü.

27. gün

Bugün bir mektup aldım. İçi boştu.

28. gün

Sanki her şey bugün

29.gün

Bitiyor gibi.

30. gün

Daha yaşamadım ki sonunu getireyim. 

Günlerin tragedyası. 1-30-365./

günler sarmal bir yay gibi bunu unutma.

10 Mayıs 2021 Pazartesi

Ayıcıksam günahım ne?


Şimdi ben bir ayıcıksam...


İnsanlara güzel görünen ve her daim mutlu eden bir ayıcık olarak dünyaya geldim. Beni bir fabrikada ürettiler. Yani anlayacağınız bir fabrikasyon ürünüyüm, kare kodum, sertifikam ve onay belgem bile var. Tabii bu sonradan bana kimliğimin resmiyet kazanması için eklenen şeyler. İçimi önce elyaf, pamuk ve polyester gibi yumuşacık şeyler ile dolduruyorlar. Sonra dikiş makinasıyla bir güzel dikilirim. Bazen boynumda bir şal, papyon ya da kurdela olur. Bazen gerekli görürlerse başıma şapka bile eklerler. Kocaman bir burnum ve bir çift gözüm olur genellikle kahverengi, biz sevimli ayıcıklar genellikle dünyaya kahverengi ya da siyah gözlerle geliriz. Mavi gözlü bir ayıcığa hiç rastlamadım mesela. Gözlerimiz boncuk gibidir, zeytini andırsa da düğmeye daha çok benzer. Bazı çocukların onu düğme zannedip üzerine sıkıca bastığı bile olur. Ama sadece sert bir plastikten ibarettir. Hep aynı yere baksak da biz ayıcıklar her şeyi görürüz. Sadece görmek istemediklerimizi görmezden geliriz o kadar, tıpkı sizler gibi... Biz sevimli peluş ayıcıklar ne kadar sevimli ve güzel görünsek de aslımız olan ayılara hiç benzemeyiz çünkü onlar yabani ve evcil değildir. Mizacı sert yaratıklardır bizim gibi eve avuca gelmezler küçük bir kutuya sığmazlar. Bir ayıyla sarılarak uyumak mı asla! onu ancak bizimle yapabilirsiniz. Biz ayıcıklar insanlara hediye olarak verilmek için dünyaya geliriz, bir nevi mutluluk aracı da sayılabiliriz. Ben ise belki bir çocuğun doğum günü hediyesi belki de bir sevgilinin yıl dönümü hediyesi olacağım. Ya bir çocuğun kollarında beraber büyüyeceğim ya da bir sevgilinin sevgilisini hatırlarken sarılacağı sevimli bir mutluluk aracı olacağım. Acaba bir çocuğun elini tutabilecek miyim? ya da en kötüsü, beraber büyüdükten sonra kenara itilecek miyim? Veya bir sevgilinin sevgilisine kızdıktan sonra duvara fırlatılan o an nefret edilen eşyasına mı dönüşeceğim. Hiç bilmiyorum. Zamanı gelince nereye gideceğimi hepimiz beraber göreceğiz. 


Bizi fabrikalar hazır hale getirdikten sonra güzel bir şekilde ambalajlar ve daha süslü ve göz alıcı bir hale dönüştürür. Sevimli ayıcıklar o dakikadan sonra biraz daha havalı olur.  Kutusunda bile ayrı bir hava vardır. Ya bir oyuncakçının tezgahında sergilenir ya da bir depoda dağıtıma gitmek için aylarca kapalı olan kolilerin içerisinde bekletiliriz. En sonunda birinin kucağında buluruz kendimizi. Ne kadar kalacağımızı ne sahibimiz ne de bizler bilebiliriz. Her ne kadar bizden çok olsa da, ne kadar çok birbirimize benzesek de, hepimizin kendi içinde kocaman bir yalnızlığı vardır. Çünkü biz biraz da yalnızlığı temsil ediyoruz. Yalnız olan ufak bir çocuğun en yakın arkadaşı bazen ise tek arkadaşı ya da sevgiliden geriye kalan eski bir anı olarak kalıyoruz. Birine ait olmanın en güzel yanı ne biliyor musunuz? En güzel yanı sahiplenmemiz ve bir ismimizin olması, sahibemiz bizi avucunun içine aldıktan sonra, hemen bize bir isim takar ve ilk günler en sevilen arkadaş biz oluruz, bize isimlerimizle bile seslendikleri olur. İşte o zaman kendimizi yalnız hissetmeyiz. Bizim yalnızlığımız odada kimse kalmadığı anlarda başlar. Biz çok yalnız kalırız hem de çok...Kenara itildiğimiz de olur bazen ise bir köşede unutulup gideriz.

-Ben de o gün güzel bir şekilde hazırlanıp süslenmiştim, kime gidecektim acaba? Güzelce ambalajlanıp bir kutunun içerisine kondum. Karton kutumun üzerine kanserojen madde olmadığım, makinada yıkanamayacağım, 3 yaş ve üzeri çocuklar için uygun olduğum bile eklendi. Belki garanti belgem bile vardır. Hani olur ya belki polyesterim içime fazla gelmiştir bir anda dikişlerim patlar popo bölgemde bir açık meydana gelir. Geri gönderilirim. İade edilen geri dönüşü olan bir ayı olmak istemem. Ben sevimli bir ayıcığım ve görevim görüldüğüm andan itibaren insanları mutlu etmek. Belki en anlamlı ve en güzel hediye olurum kim bilir. 

Hoppaaa şimdi gidiyorum bir çift soğuk elin içine bırakılmaya acaba nereye?... 


devam edeceğim 

 Not: Bu hikayeyi son günlerde içli dışlı olduğum sevimli arkadaşlarım için yazdım. Onlara ithafen. Bir de şu an gökyüzünde olan birine.