Gökyüzü bugün, dilenen en güzel dileklerin yerine gelmemesi kadar umut doluydu. Saçları rüzgarın göğe savurduğu yer yüzü atıklarının belirsizliği gibi dağınık ve kimsesizdi. Bugün her normal günden daha farklı olmasını dileyerek uyanmıştı. Francala ekmeğini arasına sürdüğü zeytin ezmesi ve reçelden yarım lokmalık bir ısırık daha aldı. Hayalleri kadar güzel ve büyük görmek istiyordu dünyayı. İhtiyacı olduğu kadarını alıp yetinmek bile onun için yeterliydi. Bugün gökyüzünü seyredip tüm yaşananları unutarak sonsuzluğun yoğunluğunda kaybolmak istiyordu Aysız bir gecenin karanlığı gibi, güneşin sonsuz parlaklığı gibi zıt kutuplarda kendisine yol arıyordu. Düşlerinin peşinden ilerleyerek ardına bakmadan yürümek en büyük isteğiydi. Gökyüzüyle benzer yanları yok değildi tabi. İkisine bakarken o derin sonsuzluğu, gündüzün açık mavisini, gecenin koyu laciverdini ve havanın bulanık karamsar griliğini şeffaf gözlerinde net bir şekilde görebiliyordu. Bugün hayattan alacağı bir gün daha vardı.
Her şeyden sorumsuzca uzaklaşmak istiyordu. Hayallerinin ötesine çıkmış olduğu tüm yolculukların artık sonuna gelmek istiyordu. Herkes gibi o da kabahatliydi. Ama üstesinden gelebilir. Sevdiklerinin yanında olmak ona güç verebilir.
Bugün gökyüzünü seyretmenin doyurucu güzelliğinin tadına fazlasıyla varamamıştı. Zeytin ezmeli çilek reçeli karışımlı, yarım francala ekmeğinin bile artık sonuna gelmişti. Gökyüzünden tek bir istediği vardı. Yerine getirilmesi gerekilen naif bir istek; Gözyaşlarının yanında sade bir ten soğukluğu gibi akacak olan, yağmurun yağması…
tk;unutulmaması gereken söz ‘Artık çok geç diye vazgeçme. Ne
hayallerinden ne de sevdiklerinden.’
öyle yapılmalı
çok güzel yazmışsın ellerine sağlık.
YanıtlaSil