Söyle hadi bana
orada nasıl kış ¿ Söyle bana bana nasıldı orada ilkbahar ?
Sahi sahi sahi…
Caddelere
yürüyorum, düşüncelerim ceplerimde. Her zaman aynı yolu yürürüm. Yalnız bugün gittiğim yol ve attığım her adımda farklı bir anlam var.
Çünkü ona gidiyorum, o geliyor çünkü bana. Görüşmeyeli epey olmuştu. Görmeyeli
ne kadar da değişmiştir, nasıl birine dönüşmüştür kim bilir? Gözleri değişmiş
midir acaba? –Saçmalama!. Hala ay ışığı gibi parıldıyordur o kesin. Düşünü düşlemek bile delirtici. Hayat ondan
bir şey almış mıdır bilmiyorum ama çok şey verdiğinden eminim.
Bense hep
aynı yolları yürüyen, sırtında hep aynı kamburla gezen, aynı şarkıları
dinleyen, aynı şeyleri düşünen, yeri geldiğinde kötü davranışlar sergileyen, dünyanın döndüğü yerde yerinde sayan
biriyim… Ondan önce buluşacağımız yere davranmıştım. Heyecanımı avuç içime
gizledim, düşüncelerimi dondurdum, ayaklarımı birbirine kattım. Sadece geleceği
anı bekliyordum. Çok sevmiştik; kâinatı birbirine kıskandıran tüm âşıklar gibi.
Sonra sevgi bitti ve tükendi. Acımadan tükettik birbirimizi. Yeniden sevmeyi
denemedik hiç, sadece ayrı yollara gitmeyi becerebildik.
İşte
geldi. Tam karşımdaydı, yıllar sonra. Eski zaman ne kadar geride kalmıştı.
Zarifçe, usul usul oturdu karşıma. Yine eskiden olduğu gibi güzeldi. Güzelliği …
(güzelliğine benzetme bulmak zor)… tasvir
edilemeyecek kadar büyülü çünkü. Göz göze gelmemek için epey çaba sarf ettik,
tavana dahi baktık ama kaçınılmaz son yakamızı bir türlü bırakmadı. En sonunda
gözlerimiz birbirine değdi. Hiç değişmemişti gözleri hep güzel bakardı. Maviyi severdi. Duygulandığında
hemen göz bebekleri kızarırdı. Burnunun kızar ıdığı gibi. Yine öyle oldu.
Işıltısı ve ürkekliği ne de hoş gözüküyordu. Avucumdaki heyecanımı kalbinin
içine sessizce bıraktım. Bir şey söylemedi. Bana göre kısa ona göre uzun uzun
konuştuk. Ne konuştuğumuzu anlatmayacağım. Ağlatırsam aşk olur. Onu yeniden
görmek güzeldi. Yıllar bize şimdilik biz diyorum daha sonra demeyeceğim. Biraz
akıl, biraz cesaret ve kararlılık katmıştı. Şimdi olsa aynı hataları yapar
mıydık, hayır.
Masadan
ışıltısını da alarak uzaklaştı. Çok masum yürüyüşü vardı. Ürkek bakışlarını ve
kokusunu da yanında götürdü. Giderken arkasına bakmayı dahi ihmal etmişti. Adı
kalmıştı artık, ardında bir şey
bırakmadan dönmemek üzere gitti. Bense aynı caddeyi yürümeye devam ediyorum.
-søn-
Böyle bir şey neden yazdım? – Yazmaz olaydım.
Sahi… sahi… sahi…!
Ne kadar güzel yazmışsınız. Duygulanarak okudum. Kaleminize kuvvet, yüreğinize sağlık...
YanıtlaSil