Nam-ı diğer İtalyan Aygırı. Philadelphia’nın karanlık ve harabe
sokaklarında dolanan bir serseri. Amatör bir boksör olarak yaşamını sürdüren
Balboa hayatına serseri olmama adına devam ediyor ve her şeye rağmen inatla
yaşam mücadelesi veriyordu. Tefeci Gazzo’nun işlerini yapıyor bir yandan da
amatör boks maçlarında galibiyet kovalıyordu. Sürekli yumruk yemesine rağmen
donuk bakışlarla ve bitkin haliyle maça devam edebiliyordu. Tam 45 maçtır hiç
burnu kırılmamıştı. Ufak bir apartman dairesinde yaşamını sürdürüyor ve her eve
geldiğinde onu bekleyen iki kaplumbağası ve balığıyla minik sohbetlere
dalıyordu. Onlara bir dansçı veya şarkıcı olsalardı böyle bir hayat yaşamayacaklarını
aktarıyordu tabi çuvaldızı kendine de batırıyordu. Fonda Summer Madness’in hoş
melodisi çalarken Rocky eski fotoğrafına bakarak iç geçiriyordu, böyle bir
hayatı kim isterdi ki? Kim böyle bir hayata gelmek ister ki... Bu yürek burkan bu iç sızısı film boyunca
devam ediyor ve peşimizi bırakmıyor.
Onun hayatla kavgası serseri olup olmamakla ilgiliydi.
Hayata karşı ayakta durabilmek için serseri olmaması gerektiğinin bilincindeydi
ve bir hiç olmadığını insanlara kanıtlamak istiyordu. 12 yaşındaki bir kıza
hayat dersi verirken, kız onu bir an olsun umursamadı. Kötü insanlarla
takılmaması gerektiğini, iyi bir insan
olmasını ve nasıl insanlarla takılırsan öyle insan olursun öğüdünü kızın
hafızasına kazımaya çalışıyordu. Kız oralı bile olmadı, kızın ondan
gelecek öğüde ihtiyacı yoktu çünkü bir hiçten gelen öğüde kulak bile asmak
istemedi. Utangaç tavırları ve donuk bakışları hep içimizi sızlattı. Rocky hayatına bir serseri olmama adına devam ederken fırsatlar
ülkesi Amerika’da karşısına büyük bir fırsat çıkmıştı. Ünlü boksör Apollo
Creed’den maç teklifi gelmişti. Yeni yıla galibiyetle başlamak isteyen Creed bu
maçı bir şova dönüştürerek ününe ün katmayı hedeflemiş ve herkese yeniden 1
numara olduğunu kanıtlamak hatta bunu büyük bir gösteri maçıyla tekrar ispatlamak
istiyordu. Balboa’yı sırf ismi İtalyan aygırı diye seçmişti. Amatör bir boksöre
kendini ispatlama şansı vermek ve kendini ringlerde tekrar bir yıldız gibi
sergilemek onun şovunun bir parçasıydı.
Rocky hayatının geri kalan kısmında tefeci Gazzo’nun
haraçlarını toplarken, amatör maçlara çıkarken ve serseri olmamakla başa
çıkmaya çalışırken donuk bakışları ve o derin yalnızlığıyla Phileadelpia’nın
karanlık sokaklarında seyrek yürüyüşü ile adımlarını sıralarken kendisine gelen
bu büyük fırsatı geri tepemezdi. Bir başka kaybeden olan hocası Mickey ile
Apollo Creed’le yapacakları maça hazırlanacaktı. Mickey onunda kendisi gibi
kaybolup gitmesine izin vermek istemiyordu. Her zaman Rocky’yi elinin tersi ile
iten Mickey ona bu sefer sahip çıkmıştı. İkili baba oğul gibi konuştuktan sonra ringe çıkmak için çalışmalara başladı. Elde edebilmek için çok uğraştığı aşkı Adrian ve baş belası kardeşi
Paulie ile yeni bir savaşa hazırlardı. Yine Rocky sabah 4’de kalkacak, çiğ
yumurtaları içecek, etleri yumruklayacak ve pis, yırtık eski eşofmanlarıyla
Philedelphia’nın esaret kokan sokaklarında soluksuzca koşacaktı.
Rocky’nin amacı kazanmak veya kaybetmek değil, ayakta
durabilmekti. Tüm zorluklara ve o çetin hayat mücadelesine rağmen ayakta
durabilmek... Apollo Creed’in karşısında
şu ana kadar kimse ayakta duramadı. Rocky’nin hedefi kaybetmekten öte 15 round
ayakta durabilmekti. Çünkü ilk kez kendisini insanlara kanıtlayabilecekti. Bir
serseri olmadığını herkese gösterebilecekti. Maçtan 1 gün önce Adrian’le o gözlerimizi dolduran, endişeli ve biraz da tedirgin olan o ses tellerini titreten konuşmasını
yapmıştı. Apollo’yla başa çıkamayacağını biliyordu ama ayakta durabileceğinden
emindi.
Ringdeki posterinde bile şortu farklı renkteydi. Kimse buna
dikkat etmemişti ama o beyaz kırmızı şeritli şortuyla ringe çıkacaktı. Apollo
Creed ilk başta onu ciddiye almasa da daha ilk round da İtalyan Aygırı’nın sol
kroşesini tadıp yere yığılmıştı ve asıl maç ondan sonra başlamıştı. Bir iki, üç
derken 15 rounda kadar maç ve devam etti ve Rocky Balboa, Creed karşısında
asla yıkılmadı. Bu maçı bir şov maçı olarak gören Creed maçı ciddiye aldı ve
maçı öyle tamamladı. Tabi Creed de İtalya Aygırı karşısında maç boyu adeta kan kustu.
İkisinin de ağzından şu kelimeler döküldü, asla bu maçın rövanşı olmayacak.
Tabi filmin devam serisinde bir rövanş ve nice maçlar izleyeceğiz..
Maç bittiğinde herkes Rocky’nin nasıl ayakta kalabildiğini şaşkın gözlerle izlerken ve tüm gözler ona çevrilmişken o Adrian çığlıklarıyla zaferini aşkına ithaf etmekteydi. Çünkü o başıboş bir serseriyken elde etmek için uğraştığı Adrian’e sahip çıktı, onu benimsedi ve çok sevdi. Rocky artık yalnız değil, çünkü gücünü aşkının sevgisinden ve o büyük cesaretinden almıştı. Artık hayata karşı tutunurken ömür boyu sarılabileceği bir aşkı vardı. Sıska, baş belası ve çok konuşan Paulie ve Adrian’le büyük bir aile kurdu ve seri boyunca aşkını ve zaferlerini devam ettirdi. Her koşulda ayakta kalabilen, Rocky’yi yıllar boyu kimse yıkamadı, tabi kimse ona hayat kadar sert vuramamıştı.
çocukluğuma ve her yumruk yediğinde yeniden ayağa kalkanlara…
Maç bittiğinde herkes Rocky’nin nasıl ayakta kalabildiğini şaşkın gözlerle izlerken ve tüm gözler ona çevrilmişken o Adrian çığlıklarıyla zaferini aşkına ithaf etmekteydi. Çünkü o başıboş bir serseriyken elde etmek için uğraştığı Adrian’e sahip çıktı, onu benimsedi ve çok sevdi. Rocky artık yalnız değil, çünkü gücünü aşkının sevgisinden ve o büyük cesaretinden almıştı. Artık hayata karşı tutunurken ömür boyu sarılabileceği bir aşkı vardı. Sıska, baş belası ve çok konuşan Paulie ve Adrian’le büyük bir aile kurdu ve seri boyunca aşkını ve zaferlerini devam ettirdi. Her koşulda ayakta kalabilen, Rocky’yi yıllar boyu kimse yıkamadı, tabi kimse ona hayat kadar sert vuramamıştı.
çocukluğuma ve her yumruk yediğinde yeniden ayağa kalkanlara…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder