6 Şubat 2016 Cumartesi

Bazen..

Cümle ağaçları, dallarından dökülen kelime taneleri ve onlarla beraber hiçliğin ortasında kalakalmış bir meczup. Tarifi olmayan bir sendromun ortasında sonunu bekliyor. Etraf cümle ağaçları ve dallarından her mevsim dökülen kelime yapraklarıyla dolu. Toprak kokusu doğanın girdabı ve toprağın altında yatan sayısız cansız beden sisli havanın grisine karışmış durumda. Ağaçlardan dökülen her yaprak tanesi kalbimden dökülen kalp kırıklıklarına eş değer. Beynime adeta bir ilmik gibi işleniyor. Her dal bir cümleden ibaret. Her yaprak tanesi ayrı bir anlam nüksederek yere naif bir şekilde düşüyor. Kimi aşkı, kimi hüznü, kimi acıyı kimi kötüyü simgeliyor. Aslında her yaprak dökümünün ardında derin hikayeler var. Hepsi farklı bir hisle dallarından sökülüp yerin en dibine iniyor. Tıpkı bazı hayatların yerin dibini boyladığı gibi.

Sadeliğe inat biraz daha iç burkan bir karanlık, yukarıda ki sonsuz mavi ve yerin dibinde ki toprak koyusunun birleşiminin ortasında kalan kurak biçimsiz bir doğa örtüsü.  Sıradan hayatların ötesinde kalıyor ve kokusunun tadı dahi hissedilemiyor. Buradaki yalnızlığı seviyorum. Cümle ağaçları, toprak kokusu ve yerin altında ki cansız bedenlerle hayatımı çürütüyorum. Bazenler ile örtülü bir hayat, toprağın altına  her zaman bir adım daha yakındır. Hepsinin üstünü körü körüne örtmeye çalışan bir ruh tanesi öylece duruyor. O ben oluyorum. Sonun her zaman bir başlangıcı oldu. Cümleler git gide çoğaldı, her nefes kesildiğinde bir yerlerde birileri daha dirildi. Kimi sonsuzluğu ile yapayalnız kaldı. Bazen korkuların üzerine gidebiliyorum. Bazen karışıklıkların ortasında çürürken, dar bir labirentte kapana kısılarak sıkışıp kaldığım günleri hatırlıyorum. Bazen günden güne bir korken kıvılcıma dönüştüğümü hissedebiliyorum. Çürümüş kalp kapakçığımın ilacı burada pek bulunmuyor. Bazen gelip gidenler oluyor ve tek bir soru sorup gidiyorlar. ‘Sen tabut mu yapıyorsun? Hayır onların içini dolduruyorum.’’ Hoşça kal’’. Bazen gidenlerin yeri hiç dolmuyor. Herkese yetecek kadar yer var bu toprakların altında. Sürgün yolculuğunda bir umut ışığı, kaybolup yiten bir hayat ve içinde bir gün bile yetmeyecek kadar nefes. ''Alamıyorum.''

Yerden ellerime birkaç kelime yaprağı serpiştiriyorum. Aralarında, gözyaşlarını, nefreti, öfkeyi ve saf mutluluğunu köşeye bırakıyorum. Onlara öylece bakıyorum. Öyle bir bakıyorum ki kalbimdeki oklar dağın zirvesindeki kar tanesini vuracak kadar hızlı atıyor. Bazen diyorum bunlar hiç olmasaydı. Her zaman ölüm ve var olmanın ortasında bir yerlerde duruyorum. Bazen kim olduğumu bile bilmiyorum. Hep yaşarken öğreniyorum hayatın telaşını ve gittikçe yüreğin acı kısmından dökülen mısralarla kan kaybediyorum. Bazen kendime şunu söylüyorum hepimiz sonunda ne olacağını bilmemize rağmen bazı şeyleri neden görmezden geliyoruz. Her şey bize bir adım kadar yakınken neden bir o kadar uzak, Ona bir türlü dokunamadığımızın farkındayız. Sonunu getiremediğimiz her başlangıç, bizim sonumuz oldu. Hep bazenlerin ortasında sıkışıp kalıyoruz.

Cümle ağaçları ile beraber tek tek yitip giden kelime yaprakları, ardımızda bıraktığımız ölü topraklar, ayaklarımızın altında serili olan ruhsuz bedenler ve soğuk savaşlarımızın hüznü, bizimle beraber kalmaya devam ediyor. Avucuma düşen kelimelerden bir orman daha yaratabilirim. Onları sonsuzluğa terk ediyorum. Bazen hiç bitmesin diyorum fakat, artık uzun cümleler dahi kurmak istemiyorum. Bu kısmı da tam şimdi burada, yarıda bırakıyorum.  Daha fazla kaybolma hissi.'

Bazen onu düşündüğümde diyorum.
Bazen, bazen yitiyorum.
Bazen ise en uzağa gidiyorum.
Hep bir çıkmazın ortasında kalırken,
Bazen söyleniyorum kendi kendime.
Bazen durup dururken,

Bazen diyorum ya bazen...

‘’yazıyorum ama bu son olsun’’ ithafen.

karlı dağın tepesinde.
ES<3-kaçkar
bazen her şey bitter mi

1 yorum: